26 Eylül 2014 Cuma

Yepyeni atölyelerim hakkında

Geçenlerde güzel bir sürprizim olacağını yazmıştım. İşte detaylar... Yılın son çeyreği için çok güzel bir içeriğe sahip yeni bir atölye planladım. Bu atölyede yılbaşı ruhunu beraber yakalayacağız. Yine yüzlerce craft malzememiz var. Herşey şıkır şıkır, pırıl pırıl, göz alıcı. Bu atölyelerim 3 farklı tarihte, 3 farklı mekanda gerçekleşek, yer kalmama derdi yok. Bu içerik ilginizi çekiyorsa 26 Ekim (Hobi Kutu Atölye, Mecidiyeköy), 15 Kasım (Handizayn Atölye, Ümraniye) ve 29 Kasım (www.ibeking.com ofisi, Ümraniye) tarihlerinden birini ajandanıza not edin. Gelecek olan misafirlerime sürprizli olması için tüm detayları buraya aktarmıyorum ama bu kadarı bile bir fikir verecektir. Kırmızılar, goldlar, simlerle oynayacağız bol bol. Kapı süsleri, yeni yıl için tebrik kartları ve zarfları, yılbaşı ağacı süsleri ve evde yılbaşı köşesi dekoru yapacağız.
 

Yüzlerce kurdele ve aksesuar hazırladım bu atölye için, içinde keyifle kaybolacaksınız.  Hayal dünyanızın sınırı yok.

Ağacımızın süslerini de kendimiz yapacağız. Ben geçen sene kendi evime 2 metrelik 'kağıttan' bir yılbaşı ağacı yapmıştım.(Detayları buradan görebilirsiniz) ve üzerindeki tüm dekor kendi el yapımım olan kağıt uygulamalardı. Bu çalışmadan sizlerin de büyük keyif alacağınızı düşünüyorum.


Geçen sene kızımla tüm tebrik kartlarımızı kendimiz hazırlamıştık. (Buradan görebilirsiniz)  Eskinin en güzel alışkanlıklarından biriydi el yazısı ile hazırlanmış tebrik kartları atmak. Benim gibi düşünenlerle birlikte bu güzel alışkanlığı tekrar canlandırmak istiyorum. Gelin 2015 için göndereceğimiz tebrik kartlarını ve zarflarımızı birlikte hazırlayalım.

İşte böyle... İlgilenenler cafecraftistanbul@gmail.com adresine yazabilirler.


Hello pilates

Bunu her seferinde nasıl başarıyorum bilmiyorum. Hayatımın temposunu düşürmeye ve yavaşlamaya (güya) niyetliyken aldığım her kararda tam tersi oluyor durum :) Ama bu sefer büyük oynadım :)

Kendine en güvenmediğin konu nedir diye sorarsanız, cevabım spor olur. Ailemde görmedim, çocukluğumda teşvik edilmedim. Üniversitede 4 yıl boyunca devam ettiğim salon dansları kurslarını  (eveeet, tango, cha cha, jive, rhumba, şu an bile hepsini yapabilirim :)) ve sırf oturularak yapılıyor diye denediğim 1 aylık binicilik deneyimini saymazsam, hayatımın hiçbir döneminde spor olmadı, olamadı. İstediğim şeyler için enerjim sonsuz olsa da, durum zorunluluk olunca, örneğin her akşam 1 saat yürmek veya koşmak gibi, enerjim olmuyor. Bir şekilde çok zor geliyor. Vakitsizlik, zamansızlık vb ardına hiç sığınmayacağım çünkü bunlar inandığım şeyler değil. İnsan istedikten sonra zaman vardır ama o zamanı kullanmak için öz disiplin şarttır. Bu zamana kadar yapmadık yapamadık ama yaş, günlük genel çalışma rutini, oturma süresi ve şekilleri vb derken vücudumdan bazı sinyaller almaya başladım uzun süre önce. Spora başlamayı düşünmeye korktum ilk. Deneyip yarım bırakmak en büyük korkum çünkü. Ama sonra, aylar süren bir psikolojik kabullenme süreci başladı içimde. Nasıl oldu bilmiyorum açıkcası. Önce instagramdaki spor odaklı hesapları takibe aldım. Sonra etrafımdaki imkan ve olanakları araştırdım. Çok zor olmayacağına dair bilinç altımda kendi kendimi ikna süreci yaşadım. Biliyorsunuz insanın hükmedeni beyindir. Birşeyin gerçekleşmesi için, herşeyden önce beynin bunu kabul etmesi ve odaklanması lazım (Tam tersi durumda zaten geçmiş olsun :)) Bir şekilde, bu konudaki hislerim ve genel tavrım, düşünce şeklim değişti. Nelere nelere vakit ayırırken insanın kendi sağlığı için bu kadarcık fedakarlığı yapamaması çok ilginç aslında. Bir de zaman konusunu netleştirmem gerekti. Günde en az 3 saati yolda geçen, 8 saat mesaisi olan ve akşamları da en az 2-3 saat evindeki masanın başında uğraşları olan bir insanım ben. Hal böyle iken nasıl olacaktı, hangi zamanı ayıracaktım? Uykumdaki zamanı ayırmaya karar verdim ve salı perşembe günleri sabah 07:00-08:00 arasını bu işe vakfettim.

Pilatesle ilgili düşünceniz ne bilmiyorum ama hiç abartmadan şunu söyleyebilirimki, şu birkaç derste bile vücudumdaki değişimi hissettim. Bunu hissetmek ayrı bir motivasyon oluyor zaten. Göründüğü kadar kolay değil, epey zorlanıyorum ama kolay olsa sonuç alınmazdı zaten. Sınıfımda bu derse 2 yıldır devam edenler var ve 40'lı 50'li yaşlara göre inanılmaz fit durumdalar.

Eğer bu konuda sizin de aklınızda bazı düşünceler varsa bu yazı yardımcı olur umarım. Bol şans.

17 Eylül 2014 Çarşamba

Heyecan

Heyecanım çok büyük. Tüm craft meraklılarına yeni bir sürprizim olacak :) Çok yakında...

15 Eylül 2014 Pazartesi

Sabah Gazetesi Cumartesi Ekindeyim

Geçtiğimiz haftalarda Sabah Gazetesi Cumartesi Eki'nin benimle bir röportaj yaptığını yazmıştım değil mi? O röportaj geçen hafta sonu cumartesi günü (13.09.2014) yayınlandı. Esasında yayınlandığında ben bir önceki yazımda yazdığım gibi bir dağın tepesinde çadır kurmakla meşguldum ama kuzenler sağolsun fotoğraflayıp bana gönderdiler. Sonra kendim de marketten telefonla ayırdığım gazeteyi aldım tabii. Bu röportajların benim için önemi büyük. Bunlara şimdi girmeyeceğim ama burada yazmak istediğim şu ki, bu çekimler sayesinde mükemmel foto arşivleri ediniyorum. Sağolsunlar, çekimi yapan foto muhabirler sonrasında fotoğrafları bana iletiyorlar ve ben de bunları özenle saklıyorum. Bu yazıyı da yazmak istedim çünkü hem çıkan haberi, hem de fotoğraf çekimini yapan Recai Kömür'ün objektifinden yansıyanları sizlerle paylaşmak istedim. Daha önce kendi telefonumla çektiğim birkaç görsel paylaşmıştım ama profesyonel makinanın çekimi bir başka.
 
Şu renklere bakar mısınız! Sanki fotoğraf değil gerçek. 



Bu fotoda farkettim. Masa örtüsünün, üzerindeki kağıt kutunun ve hemen önündeki minik kağıt kutunun deseni aynı (pembe beyaz çizgi) Renklerinin tonu da neredeyse aynı. Bu tamamen bir tesadüf ve seçimlerdeki istikrarın bir göstergesi bence :)



Şuraya yazayım kayda geçsin. Günün birinde bir sergi açmak istiyorum. Kitabım için yaptıklarım, atölyelerimde yaptıklarım, evdeki çalışmalarım... Hepsini saklıyorum. Şu an bile hazırım aslında. Bakalım nerede, nasıl :) Demedi demeyin :) 


Gerçek güzellikler detaylarda saklıdır 




O bantlar yok mu o bantlar! 




Bende ponpon-mania var demiş miydim :) Daha doğrusu kağıttan yapılan her türlü fener-balon-ponpon mania :) Ne kadar güzel bir fotoğraf olmuş bu! 


 Benim dünyam pozu :) 
 
Röportajı gerçekleştiren Damla Hn ile de ufak bir demo yaptık tabii :) Bu arada bu çekim esnasında çok ilginç birşey oldu. Masada yaptığım çalışmalardan örnekler vardı. Birisi de kitap kılıfı idi. Tam belli olsun diye çekim sabahı kitaplığımdaki kitaplardan birini kılıfın içine koyarak yerleştirdim masanın üzerine. Damla Hn masayı karıştırırken kılıfın içindeki kitabı merak etmiş ve bir de ne görsün, kendi kitabı.. Buna hem kendisi şaşırdı, hem de ben çok şaşırdım. Damla Hn'da bile baskısı kalmamış. Onlarca kitap arasında onun kitabının denk gelmiş olması ne kadar enteresan. Bazen çok güzel tesadüfler oluyor hayatta.
 

 
İşte böyle. Arada bir renklerin çarpıcı enerjisine ihtiyacım olduğunda girip gezineceğim bir yazı oldu bu ve ben bugün amma yazdım. Yazmak çok güzel :) Sevgiyle.

Doğaya kaçış

En güzel aile ritüellerimizden birisi bu... Bir kere ilkbaharda, bir kere de sonbaharda olmak üzere yılda en az iki kere doğaya kaçış ve doğanın kucağında konaklama. Bu bambaşka birşey. Dolu dolu oksijen, yemyeşil bir orman, bütün ebatların ve gölgelerin iki katına çıktığı orman geceleri, tabiatın fısıltıları ve hayvanların çığlıkları arasında konaklama. Ne varsa doğada var. Yaşım ilerledikçe anlıyorumki, şehir hayatı insan ömrünü kısaltan etmenlerin en başında geliyor. Halbuki doğa üretendir, koruyup kollayan, şefkatle sarandır. Son birkaç senedir kadromuz aynı. Yine aynı kadro toplandık. Son 6-7 haftadır o tarih mi bu tarih mi derken, geçtiğimiz hafta sonu yükümüzü topladık ve Kartepe'ye tırmandık. Farklı bölgelerde de kamp yapıyoruz ama bu, aynı bölgedeki dördüncü kampımız oldu. Yukardaki fotoda bir koyun sürüsünün kamp yaptığımız mini düzlüğe ilerleyişini görüyorsunuz. Uzaktan koyunların boynundaki çanların sesleri geliyor ilk, sonra çoban köpekleri gelip ortamı yokluyorlar ve ardından sürü görünüyor.


Kızım ve arkadaşının oyun çadırı ve sofrası. Kampta en büyük eğlence onlara. Beril ablası kızımın  çok sevdiği ve iyi anlaştığı bir ablası. Beraber çok güzel vakit geçiriyorlar.

Ormanın derinliklerindeki yuvamız 
 
Ben nereye kağıt aksesuarlarım oraya. Bu mini gecekonduya da tabi ki biraz Cafe Craft İstanbul eli değdi :) 

Ağaç gövdesinde büyüyen mantar 

Oksijeni içine çek ve bırakma, tut 

Ulu ağaçlar... Bence onların da ruhu var. Ve geceleri aralarında konuşuyorlar.  Yapraklar, dallar ve üzerindeki konukları ile dünyanın en güzel müziğini yapıyorlar. 

Bütün gece yaktığımız ateşin kaynağı, etraftan topladığımız kuru dallar 
 
 Sabah uyandığımızda gördüğümüz ilk manzara


Ve bir de ben bu makinaya bayıldım :)
--
İşte böyle. Çadır kampını denememişlere tavsiye ederim. Doğanın verdiği huzur ve dinginlik bambaşka. Hele bir de mangal seviyorsanız tam size göre ama aşırı titiz olanlar, konfordan bir geceliğine bile olsa vazgeçemeyenler, bir de gecenin bir yarısı etrafta dolaşan hayvanların seslerinden ürkeceklere göre değil :) Haydi bakalım kalın sağlıcakla.
 

Kaçırdıklarımız

Her tercih bir kaybediştir diye boşuna dememişler. Geçtiğimiz hafta sonu uzuuun zamandır iple çektiğimiz çadır kampı programını uygularken (onu da ayrıca yazacağım) neredeyse 7-8 kalemlik başka organizasyonu kaçırdık ki bunların ikisi canım komşularımın çocukları için düzenledikleri doğum günü partileriydi. Nil 6, Alara da 4 yaşını tamamladı ve bugün bu fotoları paylaştılar benimle. Ben de sizinle paylaşmak istedim. Her iki parti de doğal ve sade el emeği craft örnekleri ile dopdolu. Zarif dekorlar çok hoşuma gitti. Sizler için de ilham kaynağı olabileceğini düşünerek vakit kaybetmeden paylaşıyorum. İlk foto Nil'in 6. yaş partisinden. Bu parti renklerin dansı olmuş adeta. Sanki herşey tam olması gerektiği gibi, ne eksik ne fazla. Bütün dekoratif öğeler birbirini çok güzel tamamlıyor. Nalan'cığım, katıldığın parti dekorasyonu atölyesi senin içindeki fişeği tetiklemiş gibi geldi bana, ne dersin? :)
 
Rengarenk üçgen bunting çok hoşuma gitti. Bu bunting, kağıt bardak altlığı ve ortalarında birer nazar boncuğu sticker ile süslenmiş.

Sol taraftaki tül süsler ve önündeki bank, çok basit ama sıra dışı bir uygulama ile göz alıcı bir fotoğraf köşesi oluşturmuş.



 Ponpon ağacı.. I LOVE PONPON :)





Küçük hanımların hediyeleri :) 

Bu tatlı ayıcık ve çiçek ne hoş bir detay  


Sallantılı etiket fikri bence çok hoş. Görsel çok net değil ama etiketlerdeki kalp delikler gözlerden kaçmıyor tabii :) Partinin genel rengarenk görünümüne uygun kağıt kapanoz kapağı kaplamaları göz alıcı.
 
Foto uygulama sıcacık olmuş
 
Görsel net değil ama burada sevimli bir candy bar var
 
Ağaca asma fikri de çok hoş, doğal sunum :) Seç beğen al :)
 
Ve küçük hanımlar!! Hanımların kafalardaki pelur kağıttan ponponlu taçlar da annenin el emeği:)
  
Ve sıra geldi Alara'nın Frozen detaylı partisine. Kağıt çanta üzerindeki Elsa sticker altına fiyonk ve tül etek detayına ba-yıl-dım. Eline sağlık Mine'ciğim, çok hoş düşünülmüş bir detay bu.

Naylon poşet içinde Olaf'lı marshmellowlar 



Sağdaki Olaf puzzle çocuklar için hoş bir aktivite paketi 


 Beyaz ponponlar da kar niyetine..
--
İşte böyle, bu iki partide sizin de ilham alabileceğiniz detaylar vardır umarım. Bu konuda daha fazla kaynak arıyorsanız, kızımın 6 yaş 'Karlar Ülkesi' temalı partisine buradan (Ev&Bahçe Dergisi'ni de konuk ettiğimiz bu parti derginin yeni sayılarında yayınlanmayı bekliyor), 5 yaş partisine ise buradan ulaşabilirsiniz.