29 Eylül 2016 Perşembe

Alfred Hitchcock'tan sevgilerle :)

İki akşam önce, Defnoş'la evde otururken kurtlandık bir ara. Craft masamıza oturup siyah fon kartonlarını çektik önümüze. Netten 'bird silhouette' diye aratınca karşımıza çıkan 3. görseldeki kuşları kurşun kalem ile göz kararı önümüzdeki kartonlara çizdik ve kestik. Fon kartonu nispeten ince bir kağıt olduğu için kolay kesiliyor. Çizme-kesme işlemi toplam yarım saat falan sürdü herhalde.
Sonra bunları, çift taraflı bantla, sol alt köşeden sağ üst köşeye doğru kanat çırparak yükseliyorlarmış gibi yapıştırdık. Daha sıktan biraz daha seyreğe...
 
Sonra karşısına geçip seyrettik ve bu işte bir terslik var dedik. Ferahlık, özgürlük, mutluluk hissi vermesi gereken bir görüntüsü olması gerekiyordu ama tam tersi oldu :) Bana bir şeyi hatırlatıyor ama neyi diye düşündüm durdum. Sonra hatırladım. Alfred Hitchcock'un 'Kuşlar' filmini hatırlatıyor :) Defne bu odaya girdiği zaman o tarafa bakmamaya çalışıyor :) Vallahi çok komik. Neyse, yaptık artık. Duracak bir süre. Sıkılınca değiştiririz :)

Toplam 2 fon kartonu maliyetli (2 TL) ve bir saat süreli bu çalışmayı siz de denemek isterseniz iki tavsiyem var. Birincisi, her bir kuş figürünü çizin, kesin ve en düzgün hale getirdikten sonra onu kalıp olarak kullanarak diğerlerini çoğaltın. İkincisi ise, çift taraflı bantınızı duvarın görünmeyen bir yerinde deneyin. Boyayı, sıvayı kaldırmadığından emin olmak isteyebilirsiniz.

Deneyeceklere kolay gelsin. Selam ve sevgiler.

26 Eylül 2016 Pazartesi

Yazın son pikniği

Bugün öğlen doktor randevum vardı. Ofisten çıkıp hemen 5 dk mesafedeki hastaneye yürürken her şey normaldi ama hastaneden çıktığımda gökle yeri birbirine karışmış bir halde buldum. O ne yağmurdu yarabbi! Kelimenin tam anlamı ile tarumar oldum. Allah'tan ofiste bazı yedeklerim var (ayakkabı, ceket vb) Bundan sonrası artık hep böyle. Yağmur, yağış. Benim için zor olan yazın gittiğini kabullenmek. Bir kere kabullendikten sonra gerisi kolay ve sonbahar da çok güzel bir mevsim. Her geçen yıl sonbaharı daha çok seviyorum.
Burada fotoğraflarını gördüğünüz mini piknik 2 hafta öncesine ait. O gün yazın tam anlamıyla son günüymüş, şimdi daha iyi anlıyorum. E zaten eylülü bitirdik. Ekim hoş gelecek birkaç gün sonra. Bu kış kar çok yağacakmış diyorlar. Geçtiğimiz birkaç gün içinde kışlık kıyafetleri, ayakkabı, bot ve çizmeleri çıkarmıştım zaten. Artık hazırız sayılır :)
Pikniği yazacaktım güya, karı kışı yazdım hep. Hayat çok güzel. Sevmek, sevilmek, yaşadığın hayatı içine sindirmek çok önemli şeyler. Klişe tabirlere dalmak istemiyorum ama önemli olan insanın içindeki mevsim, içindeki iklim. Aklınızdaki, kalbinizdeki mevsimler hep en sevdikleriniz olsun. Gönlünüze göre olsun. Sevgiler hepinize.

23 Eylül 2016 Cuma

Fidanka 2016

Seyahat alışkanlıklarımız giderek değişiyor. Önceden plansız, programsız, rezervasyonsuz asla yola çıkmazdık. Seyahatin başında sonunu bilir, ona göre kendimizi ayarlardık. Son birkaç yıldır düzen böyle değil. Artık sistem 'nerede akşam, orada sabah'a döndü. En yoğun döneminde İtalya'ya ve kurban bayramında Akdeniz'e sıfır plan programla gittiysek ve bundan çok keyif aldıysak, sanırım artık böyle yaşayacağız. Halbuki küçükken babamın enn ama enn sinir olduğum özelliğiydi plansızlığı. 5 günlük tatil için yola çıkarken valize kışlıkları mı yoksa yazlıkları mı koyalım bilemezdik. Neticede hepsinden azar azar koyar, her iki duruma da hazır olmaya çalışırdık. O zaman bize işkence gibi gelse de bir bildiği varmış.
 
Eylül'ün 10'unda 9 günlük Kurban Bayramı tatili için yola çıkarken bile hala Ege'den mi kıvrılalım yoksa Afyon'dan aşağı mı sallanalım diye konuşuyorduk ama bildiğimiz tek bir şey vardı. O da FİDANKA'ydı :)
Güzel ülkemin kıyıya temas ettiği tek yer Kalkan olsa, yine de tercih etmem Kalkan'ı. Ne denizi deniz, ne esnafı esnaf, ne da doğası doğa. Tuhaf bir yer bence Kalkan. Hibrit. Belki de Kaş gibi bir güzelin yanında olduğu için haksızlık yapıyoruz Kalkan'a. Bilmiyorum. Kalkan'la aradaki buzları eritemedik ama yine de Fidanka orada olduğu için her yıl tek bir gece bile olsa Kalkan'dayız. Daha doğrusu Fidanka'nın bilimum köşelerinde. Bu yıl da güney tatiline çıkarken sadece 15 Eylül'ün programı belliydi ve rezervasyonu yapılmıştı.
Ben buraya ne yazsam yetmiyormuş gibi hissediyorum. Aşkım bu kadar derin olmasaydı daha tekdüze kelimelerle rahat rahat anlatırdım şimdi. Ama zor. Gidip görmeniz lazım. Diş hekimi bir hanımın 34 yaşındayken (ve Kalkan diye bir yer henüz neredeyse haritada bile yokken) yerleştiği, eşyaları, havası ve endamı ile insana çok dokunan bir yer. 
 Danteller, fiskos masa örtüleri, ahşap, bambu ve taş karışımı bir mekan.
 Etrafa her bakışınızda ilginizi çeken yeni bir şeyler keşfediyorsunuz.

Buranın kurucusu ve sahibi şu an 72 yaşında olan Nükhet Hanım. Bir gün uğrama imkanınız olursa Nükhet Hanım'ı hemen fark edeceksiniz. Neredeyse 40 yıl önce nasıl bir vizyonu varmış hanımefendinin, hayran olmamak elde değil.





 Nükhet Hn'ın bir ömür biriktirdikleri

 Her şey açıkta. Dokunmalık.
 50 yılı aşkın ömre sahip Türk el işi örnekleri çerçeveler içinde duvarlarda.








 


 Burası gündüz kahve köşesi
 Burası akşam kokteyl köşesi
 Ve kahvaltı salonu



 Kahvaltı salonundaki favori köşem.

 Kahvaltı saatinde buralardaki kahvaltılıkları görmeniz lazım.



 Hah!










 'Boncuklu odaya gir'



 

 Kat kat, teras teras üstüne

 
 
 
 Cennet






 Jakuzi isterseniz, rezervasyon esnasında belirtmeniz lazım çünkü her odada yok.

Her sene özlediğim yer Fidanka. Bol bol da yazmışım özleyince açıp bakmak için. 2015'te böyle, 2014'te de böyle anlatmışım. İyi haftasonları diliyorum herkese.