Bir önceki yazımda, sevdiğim yerlerden aldığım ufacık hatıralardan bahsetmiştim hani. Londra'nın en sevdiğim yerlerinden biri Covent Garden. Oradaki en sevdiğim yer ise köşedeki Laduree. Bu minik demlik sapı tutucusunu oradan aldım. Sıcak demlik sapı elini yakmasın diye demliğin sapına (yoksa koluna mı demeliyim) takılan kağıttan bir aparatus faydalıkus :) Neyse! Neden bu kadar uzun uzun yazdım bilmiyorum. Bir üstteki fotoda görünüyor zaten.
Ve yazının sonuna gelecek olursak, bu kitabı bu yolculuk için dün aldım. Sanırım bu gece veya en geç yarın gece bitecek. Bu aralar çok düşündüğüm konular üzerine yazılmış bir kitap. Elif Şafak Aşk'ı yazdığında 'O kadar mükemmel bir kitabı o kadar erken yazdığı için kendine biraz yazık etti' demiştim (Nerede kime dedim bilmiyorum ama :)) Demem o ki, Aşk'ın düzeyini arıyorum her kitabında ve bulamıyorum. Konu çok ince/hassas bir konu olunca anlatımda klişeler yavan bırakıyor hikayeyi sanki. Bu tarz yorumlar yazmak istemiyorum. Siz yine de kendiniz okuyup karar verin. Ve yazıyı sonlandırmadan önce, tam şu anda çalan şarkıyı da paylaşmak istiyorum sizinle. İzlediğim kesinlikle en mükemmel filmlerden biri olan Painted Veil'in film müziklerinden biri. O filmi buradaki yazımda anlatmıştım.
18 Temmuz 2016 Pazartesi
Ufacık bir merhaba
Saat, Londra saati ile, 22:06. Türkiye'de saat 00:06. Otel odamda yalnızım. Bilgisayarımın tıktıkları ve arka fondaki müzikten başka ses yok etrafta. Tam şu anda Perry Como 'Catch a falling star' çalıyor. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz yahu. Cuma akşamından beri yaşadıklarımız kaya oldu göğsümüze oturdu. Şu bir tek gün bile tam bir kaçış oldu benim için. Salı-Çarşamba full toplantılarım var. Bugün tek boş günümdü. Özlediğim yerlerini gezdim Londra'nın, sevdiğim mekanlarına oturdum. Kilometrelerce yürüdüm. Kitabımı okudum, insanları seyrettim. Unutmaya çalıştım olan biteni. Nereye varacak tüm bunlar? Düşünmeye korkuyorum. Vatanları paramparça edilen insanları düşünüyorum; Suriyelileri, Afganistanlıları, Iraklıları. Vatansızlık kadar büyük bir acı olamaz. Vatansızlık yuvasızlık demektir. Hepimizin aklımızı hızla başımıza toplamamız lazım.
Etiketler:
Havva'nın üç kızı
,
Kitap
,
London
,
Londra
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder