Nasıl bir şey bu kar? Ülkede olan biten yüzünden içimizi katran karaları kaplamıştı ki sanki meleklerle beraber indi yeryüzüne. Önce etrafı beyaza boyadı, sonra içimizi. 7 Ocaktan 11'ine kadar yağdı, yağdı, yağdı... Büyüleniyorum kar yağışını seyrederken. Hele de gecenin karanlığında sokak lambasının aydınlattığı o minicik boşluktaki dönüp durmaları yok mu? Doyumsuz seyirlikler benim için. Bol bol evde mahsur kaldık. 5 gün site dışında hiçbir yere çıkamadık. Gönüllü mahpusluk :)
Gerçeğinin büyüleyiciliği yanında fotoğraflar hiçbir şey ama yine de paylaşmam gerek bu güzelliği.
Kar yağışının ikinci gününden bir fotoğraf. Bitkiler boylu boyunca kapanmamış henüz, göl buz tutmamış ama az kaldı. 1 gün daha sonra hepsi olacak :)
Hem kocam, hem kızım var bu fotoğrafta, bakalım bulabilecek misiniz :)
Ya şu sağdaki sığla ağacının güzelliği. Dört bir yanından sallanıyor küpeleri.
Tabii evde mahsur kalınca, bol bol motif ördüm hırkam için.
Kar demek kitap demek. Aeden'e başlamıştım karın birkaç gün öncesinde. Kar günlerinde bol bol okuyup bitirme imkanım oldu. İnsanoğlu neden bu kadar vahşi ve bu gezegene neden bu kadar kötü davranıyoruz sorusunu bolca soran ve tüm kötülerin cezasını bulduğu bir hikaye. Kurgu bile olsa benim içime su serpti ama o kadar ütopik ki! Keşke yazanların tek bir dirheminin gerçekleşebileceğine dair içimde umut olsaydı. Zaten Aeden'den sonra Homo Deus'a başladım. Ufacık umudum vardıysa da bitti.
Ve gölün tamamen buz tutmuş hali.
Göl buz tutunca da bu bıdıklar kara çıkmışlardı. Sağ olsunlar konu komşu, arada yolumuz düştükçe biz, sıklıkla da site çalışanları bakıyor besliyoruz. Çoğu yavruydu 2016 Nisan ayında. Kocaman oldular. Kar çok güzel güzel olmasına ama tabi kara sevinirken içimizde hep bir vicdan azabı. Evsiz yurtsuzlar, aç ve açıkta kalan insanlar, korunaksız barınaksız hayvanlar... Çok zor aynı zamanda. Martı kıştan saymazsak 1,5 ay kaldı kışı uğurlamaya. Sonra ver elini bahar yaz. İnşallah. Kışa doymadık ama baharı da özledik. Güzel geçsin gününüz.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder