29 Ağustos 2014 Cuma

Ve sonbahar...

İşte geldi yine... Eylül... Sonbaharın hüzünlü habercisi. Eylül çok güzel bir ay güzel olmasına ama beraberinde garip bir hüzün ve durgunluk taşıyor omuzlarında sanki. Eylül'ün şanssızlığı, bence ben ve benim gibilerin yaza doyamadan onu karşılamak zorunda kalmasıdır. Halbuki sevilmez mi Eylül? Pofuduk terliklerin, sürekli bir ev halinin, içine gömülünen koltukların, tıpır tıpır çatılara vuran yağmur damlalarının, en dipsiz kitapların mevsimidir Eylül. Bence yazdan daha çok dinlendirir aslında insanı. Daha çok kendine döndürür, daha derin ve yoğundur. Ama gel gör ki ben yaza hiç doyamıyorum. Hep bir hüzünle bakıyorum yazın ardından. Yine de yaşam, bütün anları, bütün mevsimleri ve mekanları ile koca bir 'ŞÜKÜR'dür... Gelen her yeni mevsimi sağlıkla karşılayabilmek şükürdür, kafamızı kaldırdığımızda gördüğümüz gökyüzü şükürdür. Sokakta oynaşan yavru kediler şükürdür. Mevsim ne olursa olsun, şükür ve huzur hep kalbinizde olsun (En sonunu fena bağlamadım sanki :))  Sevgiler.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder