Ne diyordu Calm'da... 'Suyun sesini dinleyin' diyordu. 'Kıyıya vuran dalgaları, derenin şırıltısını veya bir süs havuzundaki fıskiyenin sesini dinleyin'. Benim zaman zaman yaptığım bir şey olduğu için kitabın ne anlatmaya çalıştığını çok iyi anladığım, okurken sesleri duyarak okuduğum bir bölüm oldu. Ama dün akşam bir değişiklik yapıp çizim defterimi ve kitabımı aldım yanıma. Biraz çiziktirdim, biraz okudum ve bolca su sesi dinledim. Bu dünyada terapi diye bir şey varsa eğer en çok duada ve doğada var. Bu bloğu takip ediyorsanız ve seviyorsanız eğer, bana bir söz verin. Önümüzdeki 10 gün içinde bunu siz de yapın. Ne olur yapın. (Bu arada bu tatlı sabırlı deftercik de hiç çizemeyen insana bile çizdirebilen böyle tatlı bir şey işte. İlk ders çay fincanı :))
Alain De Botton'u ve kitaplarıyla aramdaki ilişkiyi burada anlatmıştım. Şu an elimdeki son kitabı 'Felsefenin tesellisi'ni okuyorum. En az diğerleri kadar güzel. Türkçeye çevrilmiş 7 kitabını okumuş oluyorum böylelikle ama sanırım bir 5-6 tane daha var. Onları da alacağım sırayla (Ta ki o düşünce stili DNA'ma iyice işleyene dek) Öndeki çiçekli tatlılık da yukarda gördüğünüz çizim defterimin tatlı kapağı. Onu ayrıca yazacağım size.
Bu ortam ve sesler o kadar hoşuma gitti ki periscope'dan ufak bir video paylaşımı da yaptım sizin için. Periscope hesap adım aynı: cafecraftistanbul... Bu hafta da perşembeyi getirdik. Neredeyse bitti koca bir hafta daha.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder