17 Haziran 2015 Çarşamba

Alain De Botton

Yeni tecrübe ettiğiniz bir durumun, tam da ihtiyacınız olan ama ihtiyacınız olduğunun farkında bile olmadığınız ve yollarınız bir kez kesiştikten sonra da bir daha vazgeçemediğiniz bir unsura dönüştüğü oluyor mu hiç? Bu bir seyahat, yeni bir arkadaş, bir tat, bir müzik türü veya albüm, bir film, spor, yeni bir hobi veya yeni bir yazar olabilir. Bir süredir böyle bir durumun içinde hissediyorum kendimi. Bundan yaklaşık 1,5 ay önce küçük bir D&R'a girip dünya çapında okunan ama benim yolumun bir şekilde daha önce kesişmediği yazarlara ait birer kitap alıp çıkmıştım. (Burada yazmışım size de) Bunlardan birisi de Alain De Botton'un 'Görmek ve Fark Etmek' kitabıydı. O ilk kitaptan öyle farklı bir tat aldım ki devamı geldi. Şimdi elimdeki 6. ve son kitabını okuyorum. Hem bitmesin istiyorum, hem de bitsin ki yenilerini alıp onları da okuyabileyim diye bakıyorum. Bu kitapların bana verdiği hissi nasıl tarif edebilirim tam olarak bilmiyorum aslında. Bunları okurken müzikler duyuyorum, resim galerileri geziyorum, çeşit çeşit yazarla ve onların satırlarıyla, yeni şehirlerle tanışıyor veya o şehirleri başkalarının gözünden tekrar geziyorum. İnsanı, hayatı ve varoluşu felsefe ve sanat çerçevesinde anlatan, güzel hikayeler, güzel tespitler içeren anlatımları var. Okuyucunun genel kültürünü fazlası ile arttırdığı gibi iyi hislerini de arttırıyor. Bana sorarsanız, verdiğiniz her kuruşun ve ayırdığınız en kıymetli şey olan zamanınızın karşılığını fazlaca veriyor. Diğer taraftan, şunu da belirteyim ki bu bir kitap/yazar tavsiye yazısı değil :) Herkes benim bulduğumu bulamayabilir. Bütün sanat eserleri için bu durum geçerli değil mi zaten... Aslında size yazacak anlatacak çok şeyim var bu aralar. Fırsat buldukça hepsini yazacağım sırayla. Sevgiler.

6 yorum :

  1. Yazınızı okurken fark ettim ki bilmediğim bir yazarın kitabına elim hiç gitmemiş. Kimi çok sevdiysem hep ona yönelmişim, yenilerine pek şans vermemişim. Şimdi merakla bu yazardan bir kitap edineceğim. Aynı tadı almak beklentisiyle değil elbette, size bu yükü yüklemem :) Ama beğeneceğimden eminim... The Painted Veil'i de sizden görüp izlemiştim, çok beğenmiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında hepimiz için geçerli bu... 'Bildik sularda dolaşmak' Ben de öyleyim bazen. Yeni birşeyle tanışıp beğenmeme riskini almaktansa, bildiğim ve beğendiğim şeylere gidiyor elim. Ama bazen iyi ki bunu denedim diyorum bu örnekte olduğu gibi. Umarım beğenirsiniz. Benim tavsiyem, kitabı okurken bahsettiği müzikleri internetten dinleyerek, bahsettiği tabloyu yine bulup görerek ilerleyin (tabloların kitapta baskısı var ama siyah beyaz) Böyle olunca çok daha interaktif oluyor okuma. Güzel keyifli okumalar dilerim (Ve Peinted Veil ! Yazdınız bunu şimdi, eve gidince azıcık da olsa 3-5 sahnesine bakmam lazım bu gece :))

      Sil
    2. Evet ruha iyi gelebilir birkaç sahnesinde göz gezdirmek :) Ben de size "On Golden Pond" öneririm. Eski bir film ama çok hoş hisler bırakıyor sahneleriyle, yalınlığıyla, dinginliğiyle... Vaktiniz olursa aklınızın bir kenarında olsun.

      Sil
    3. Yazdım bu filmi kenara, ilk fırsatta bulup izleyeceğim. Çok teşekkürler.

      Sil
  2. Ben de yıllardır takip ederim, çok severim dilini...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel... Daha önceden keşfetmişsiniz. Biraz önce öğlen çıkınca da 'Felsefe'nin Tesellini' aldım. Felsefenin ne güzel şey olduğunu unutmuşum meğer. hatırladım bu kiatplarla :)

      Sil