Örgü ören ve yufka açan tonton ve tatlı kadın :)
Sonra bu kaktüsleri çizdim. Bunları da Flow Dergi'nin bir sayısına bakarak yaptım.
Gördüklerimin tamamen aynısı.
Bu ikili yine Defniko'nun bir başka kitabından
Bu çizdiklerimi tek tek kesip kendi yaptığım bu deftere yapıştırmayı planlıyorum bu akşam.
Daha sonra çizeceğim şeyleri bu deftere çizeceğim direkt olarak. Sketch book olsun bunun adı :)
Ne düşünüyorum biliyor musunuz? İnsanın en üstün yılları çocukluk yıllarıdır. Özellikle de 4-8 yaş dolayları. Öğrenmenin getirdiği şartlanma ile çocukluktan çıkmaya başladıkça üstün vasıflar yerini sıradanlaşmaya bırakır. Bir çocuk her anlamda bir yetişkinden üstündür. Bir çocuk bir yetişkinden kesinlikle çok daha enerjiktir; yorulmak nedir bilmez. Çok daha kolay öğrenir; yeni bir dili bir yetişkine 2 yılda öğretemezken çocuk çok daha kısa sürede öğrenir. Tamamen mutludur; mutsuz olmayı, elindeki ile yetinmemeyi henüz bilmez. Tüm kötülüklerden arınmıştır, hırs, aldatma, kandırma, menfaat güdüsü yoktur ve en önemlisi inanılmaz derecede yaratıcıdır. Yaratıcılık konusunda hiçbir sınırı yoktur. Ben üstteki resimleri baka baka yaparken, Defniko da yanımdaki sandalyede bu güneşi yaptı. Akşam batan, yani uykuya çekilen bir güneşmiş. Ortadaki turuncu daire, etrafındaki dalgalı sarı hare, uzunlu kısalı ışın çizgileri, kapalı gözlerin verdiği uyku anlatımı ve yanakları işaret eden yuvarlaklar. Gerçek yaratıcılık böyle bir şey işte. Geçen hafta Atina'da müzede sanatçıların eserlerini seyrederken bunu düşünüyordum. İnsan içindeki yaratıcılığı neden kaybeder? Hangi ressam olduğunu hatırlamıyorum ama bir ressam ne güzel söylemiş (hatırladığım kadarıyla) 'İçindeki çocuk yaratıcılığını yetişkinliğinde de kaybetmeyenler gerçek sanatçılardır' Ne kadar doğru. Sevgiler benden size kocaman.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder