Dünkü bombardımandan sonra bugün sizinle tek bir kısa yazı paylaşacağım. Bazı konular var ki keşke bir sohbet ortamında karşılıklı konuşma imkanımız olsaydı diyorum onları yazarken. Bu yazı da onlardan bir tanesi.
Bugün size tek bir sorum var.
Hangi duygunun insanısınız?
Sabah kalktınız, öğlen oldu, akşam geldi. Derken hafta geçti, bir baktınız yıl bitmiş... Tüm bu zamanları bedeniniz ve ruhunuzla yaşarken kalbinize en çok hükmeden, sizi en çok etkisi altına alan duygu ne? Mutluluk olabilir, belki bıkkınlıktır, panik, kaçma hissi, şevkat, endişe, kızgınlık, sevgi, hayranlık belki daha da uç duygular; nefret, aşk... Uzayıp gider bu liste sanırım.
Benim duygum ŞÜKÜR. Evet, sayısız kere kalbimden, ruhumdan ve beynimden dalga dalga taşan ŞÜKÜR. Şükür bir duygu mudur, eylem midir diye soranlar olabilir. Bence şükür bir ruh hali ve duygudur. Yaşadığınız anlara karşı duyduğunuz o minnet hissi ve mutluluk aslında şükürdür. Size bahşedilenler karşısında mutlu oldukça farkına varmadan şükrü yaşarsınız. Ve şükrettikçe mutlu anlarınız daha da çoğalır. Bir de inandığım temel nokta şu ki, evrenin bize verdiği, aslında bizim ona verdiğimizdir. Kendi deneyimlerimiz; kendi duygularımız, algılarımız ve eylemlerimizin bir sonucudur.
Sayısız nimete sahip oldukları halde sürekli şikayet halinde olan insanlar için açıkçası biraz üzülüyorum. Hayat çok kısa bir emanet. Her an elimizden uçup gidebilir. Şu an sahip olduğumuzu sandığımız şeyleri kaybetmek bir an meselesidir. Halbuki bir sabaha daha sağlıklı ve sevdiklerinle uyanmak o kadar büyük bir lütuf ki! Uyandığında gördüğün mavi gökyüzü, bastığın toprak, tenine değen rüzgar... Bunlar çok büyük nimetler. Birşeyin kıymeti kaybedince anlaşılırmış. Bence aslolan kaybetmeden anlamak. İşte o zaman hayat bir şölen.
Tüm kainatı yaratan, bana nefesi, sağlığı, sevdiklerimi ve sevenlerimi veren, bana benden daha yakın güzel Allah'ıma SONSUZ ŞÜKÜRLER OLSUN.
Hayırlı, mutlu, derinlikli, incelikli güzel bir cumanız olsun. Sevgi ve selamlarımla...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder